Eğitim Sistemimiz
Sınıfta tahta önünde teori anlatarak öğretme dönemi nihayet bitiyor. Sanayiciliğin yanında Yardımcı Doçent olarak akademisyenlik yaparken ders anlatımını perdeye yansıtarak 5-6 haftada bitirip sonra öğrencilere sanayide uygulama yaptırıyordum. Üniversitede olay çıkmıştı; vay ben nasıl uygulama yaptırırmışım. Cevap basit: Öğrenilsin diye. Hatta ben ayrıldıktan sonra staj yönetmeliği değiştirilmiş, “öğrenciler stajda projelerde aktif çalışamaz” kararı çıkarılmıştı. Çünkü danışmanlık projelerimde öğrencilere yer veriyordum ve üniversitenin böyle bir eğitim sistemini devam ettirmesi mümkün değildi. Neyse o karardan hızlıca dönmek zorunda kaldılar.
Yukarıda bahsettiğim aynı müfredatı yansıtmayıp, okuyup yazdırarak veya slaytlara tüm içeriği yansıtıp slaytları okuyarak tüm döneme de yaymak mümkün ve bunu öğrenci olarak tecrübe edenlerin sayısı hiç az değildir. Ben üniversitede bu durumla karşılaştığımda şok olmuştum. 3. sınıfa kadar teorinin bitmesini ummuş, sonra hala gerçekleşmeyince pes etmiştim. Benzer şekilde akademisyenken de üniversiteye giren gençlerin mezun olana kadar gözlerindeki ışığın söndüğünü de gördüm. En büyük israflardan biri bir insanın potansiyelini ortaya çıkaramamasına sebep olmak veya içindeki enerjiyi söndürmek olsa gerek.
Deneyimsel Öğrenme
Öğrenmek için deneyimlemek lazım. Teorik öğrenilenlerin çoğu 24 saat içinde unutuluyor, çünkü beyinde sadece bir kimyasal reaksiyon oluşuyor ve reaksiyon bitince öğrenme de kayboluyor. Halbuki deneyimsel öğrenme beyinde fiziksel bağ kuruyor ve unutulmuyor. Yani öğrenmek için uygulamanız lazım. Defalarca uygulama yaptığınızda artık her şey kas hafızasına ve bilinçaltına dönüşüyor ve siz daha rahat ettiğiniz için yaptıklarınızı bilinçsizce yapmaya başlıyorsunuz. Artık 5S yapmak için ajandanıza not almanıza gerek kalmaz, çünkü sizinle ilgili her şey zaten düzenli ve temizdir. Artık waste-walk yapmanıza gerek kalmaz, çünkü baktığınız her şeyde katma değerli, katma değersiz değerlendirmesi, analizi yapmaya başlarsınız. Artık sistem kurmak için kendinizi zorlamanıza gerek kalmaz, çünkü nefes almak için sisteme ihtiyaç duyarsınız, hava gibi olur sizin için, sistemsizlikte nefes alamadığınızı hissedersiniz ve bilinçaltınız sizi havadar ortama güdüler, yönlendirir. Süreçleri ve sistemleri iyileştirmeyi birisi size yapmanızı söylediği için değil, DNA’nızda olduğu için yaparsınız. ERP, MES gibi sistemler sizin için cep telefonu ihtiyacından farksız olur. Dijital ikiz, VR iş başı eğitimler gibi sistemler de yakında öyle olacak, onu da dip not düşelim.
Mevcut Durum Değerlendirmesi
En nihayetinde eğitim sisteminin kendisi yalın değil, içinde inanılmaz israflar barındırıyor. Birim zamanda öğrenciye katılan bilgi çok az, çünkü teori temelli.
Pratisyen değil, teorisyen üretmek üzere dizayn edilmiş bu sistem değişmediği sürece yeni mezunlarımız iş hayatına başladıklarında sudan çıkmış balığa dönmeye devam edecekler. Sektör tümleşik eğitim geleceğe dair bir ümit veriyor ama 4 sene içinde 1 dönem elbette deneyimlemek için yeterli değil. Bizim iş hayatına başlar başlamaz üretken gençlere ihtiyacımız var. Eğitim süresi boyunca katma değerli, katma değersiz analizi yapılsa oldukça vahim bir tablo çıkar ortaya ve artık bununla yüzleşip geliştirme zamanı geldi de geçiyor.
Diğer taraftan bu durum inanılmaz bir potansiyeli de ortaya koyuyor. Her tehdit ve dezavantaj, avantajıyla ve fırsatıyla birlikte gelir. Doğru hamleleri yaparsak üniversitede çalışan ve üniversitede eğitilen insan kaynağının potansiyelinden daha fazla yararlanabiliriz ve bu da bizim ülke olarak kendimizi geliştirme hızımızı artırır. Hem diğer gelişmiş ülkelerle farkı daha hızlı kapatıp öne geçebiliriz hem de her şeyden daha önemlisi insana değer katar ve onun da başkalarına değer katmasına imkân tanırız. O yüzden sloganımızı “Guiding to Excellence” olarak seçtik. Mükemmele ulaşmak mümkün değil ama biz insana değer katarak ve kendi yaptıklarına değer katmasını sağlayarak mükemmellik arayışında kurumlara ve insan kaynağına rehberlik yapıyoruz.
Öneriler
Eğitim sistemini yalınlaştırmak ve öğrenme performansını artırmak için Endüstri 4.0 teknolojilerinden yararlanmak gerekiyor. VR ve AR da bunların başında geliyor. Deneyimsel öğrenme için zaman içinde sınıf eğitimleri tamamen bitecek ve eğitim sistemi VR ve AR üzerine ama özellikle VR üzerine kurulu olacak. Hem teoriyi hem de uygulamayı gerçekleştirmek mümkün olacak. Uygulama yapma imkanından dolayı da günlerce aynı konuda teori anlatmaya gerek kalmayacak. Bir uygulamayla akla bilgi kazınacak. Biz de Dijital Model Fabrika eğitimini tamamen bu zemin üzerine kurduk. Az bir teori, üzerine uygulama ve artık yetkinliğiniz somut olarak gelişebiliyor. Pratiği farklı ortamlarda tekrarladıkça uzmanlaşma mümkün oluyor. Benzer şekilde firmaların iş başı eğitimi ihtiyaçlarını da VR ortamında aynı etkinlikle gerçekleştirebiliyoruz. Dijital ikizlerini hazırlayıp, dijital ikizi bir eğitim platformu olarak da kullanmalarını mümkün kılıyor, kendi Dijital Model Fabrikalarına sahip olmalarını sağlıyoruz.
– Dr. Doğan Hasan